Marjinal Haber - Veri - Yorum








SON DAKİKA


kartvizitci






Ömer Uluçay'ın Yazı Sandığı
Yönetimde “Mozaik”

24.01.2000


Şok Kampanya... Kartvizit 22 TL... Üstelik Axess'e 12 Taksitle... www.kartvizitci.tk... Şok Kampanya... Davetiye 29 TL... Üstelik Axess'e 12 Taksitle... www.kartvizitci.tk
Dr. Ömer Uluçay

Köyleşen Şehirler


Anadolu’da her zaman nüfus hareketi olmuştur. Savaş, kıtlık, doğal afetler ve idarenin zorunlu gördüğü hallerde insanlar “ikametgâh” değiştirmekte.
Osmanlı’da bazı aşiretlerin “iskân”ı ve bazılarının “ıslahı” için mecburi göç ve yerleştirme programları uygulanmıştır. Ülke içinde bir güvenlik ve iç siyaset olarak da “mecburi iskân” yapılmıştır. Bu durum Cumhuriyet devrinde de yaşandı. Olağanüstü yönetimin bir yaptırımı olarak da gündemdedir.
Ne var ki sosyolojik evrim, ekonomik devrim kendi kanunlarına göre nüfus hareketine neden olmakta. Değişen dünya ve geçim koşulları içinde insanlar, geçim derdine düştü. Eski sosyal yapı yıkıldı. Feodal yapı ve aşiret tertibinde çözülme, dağılma yaşanmaktadır. Yeni nesil, eskiyi reddetmekte, yeniyi bulmakta ve ona uymakta zorlanmaktadır.
Köyde düşük gelire rağmen, bildiği grup içinde ve sosyal dayanışmanın, ön planda bulunduğu insani ilişkiler içinde, yaşamı sürdürmek pek o kadar zor değildi.
Artan nüfus, bu dengeyi bozdu. Geçim sahası daraldı. Yeni iş imkânı yaratılamadı. Demokratik haklar alındı, verildi. Bunlara sahip olmak ve kullanmak bilinci oluştu. Ulaşım ve haberleşme olanaklarının artmasıyla özellikle genç nüfus, yerleştiği yeri terk ile iş olanağı bulunan yörelere göç etmeye başladı.
Hacettepe Üniversitesi’nce hazırlanmış olan, ülkemizdeki İçgöçler konusundaki bir çalışma ilginç sonuçları içermektedir. Buna göre göçler daima Doğudan-Batıya olmaktadır. Diyarbakır, Erzurum, Elazığ, Malatya, İzmit, İstanbul, İzmir başlıca göç edilen merkezlerdir.
Bu durum, sanayileşmiş bölgelerin işçi ihtiyacını kırsal bölgeden temin ettiğinin işaretidir. Geçim sıkıntısındaki insan, her şeye rağmen göç etmektedir. Tarımın modernize-mekanizma olması kırsal bölgede iş gücüne gereksinimi azalttı. Gizli olan işsizlik, açık şekle dönüştü.
Türkiye’de bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını giderecek program ve tedbirler olmasına rağmen bunlar yetersiz kalmıştır. Ülke, “Teşvik Öncelikli Yöreler” olarak bölgelere ayrılmış; mali, idari, finans bakımından destekleme tedbirleri uygulanmaktadır.
Buna rağmen Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun gelişmişlik durumu yetersizdir. Bu da çeşitli spekülasyonlara kaynak olmaktadır. GAP’ın devreye girmesi, bir umut ışığıdır. Önceden ilan olunan değerlerin, refahın, gelirin, zenginliğin kitlelere dağılımı da önemli bir husustur.
Daha Atatürk Barajı yapılmadan, büyük holdinglerin bölgede köyler satın alıp, eski sahiplerine emanet ettikleri, sanayi ve yatırım bölgesinin “kapatıldığı” basında sık sık vurgulandı. Her şeye rağmen ve her şeyi ile GAP, dev bir projedir.
Şehirler, gafil yakalandı, köylünün baskınına ve işgaline uğradı. Birçok hizmet nerdeyse iflas etti. Bundan en çok etkilenen hizmetler eğitim, sağlık, güvenlik, ulaşım, iskân sektörleri oldu.
Yoğun göçe karşılık mevcutlar yetersiz kalmış ve eklenenler ihtiyacı karşılamamıştır.
İnsanlar; tarım ve sanayi, köylü-şehirli ikilemi arasında kaldı. Eski değer yargıları sarsıldı, yerlerini öğrenemedi veya kısmen benimsedi.
Bir çatışma doğdu. Kişisel tedirginlik ve kabul sıkıntısı. Bir de geçim derdi. İşte sosyal karanlık tablo.
Sanayileşen ülkeler, bu sıkıntıları yaşamışlar zamanında. Biz de şimdi yaşıyoruz. Modernleşmenin, sanayileşmenin faturasıdır bunlar.
Anlaşılıyor ki şehirler, daha uzun süre “lahmacun” kokacak, zıtlıkları sergileyecek.
Bu değişme inanış ve davranış şeklinde de görülmektedir. Artan sorunların çözümü için bazı insanlar, dine sarılırken, bir kısmı da dinin yetersiz kaldığını bildirerek başka çıkış yolları aramakta.
Dengesi bozulmuş toplum, uç davranışların gözlendiği bir toplumdur. Çeşitlilik fikri olmaktan çok duygusal ve reaksiyonerdir. Kitleler, kolaylıkla ve sıklıkla yörünge değiştirebilir. Bir arayış, bir sınamadır bu.
Dinamik bir sosyal yapıya sahip ülkemizde “planlama hizmetleri” kapsamlı ve yeterli düzeyde olmalı. Acil önlemler ile icraattaki öncelikler dengelenmeli.
Basit düzenlemelerle toplumsal sızlanma ve patlamaları önlemek mümkün…
Siyasal rekabet ve üstünlük bu konudaki plan ve programların yaratılmasında saklıdır. Siyasal tercihlerin isabetine bağlıdır.
Basireti gösterir bunlar.
Karanlık dehlizler, ışık beklemektedir…


Bu yazıyı paylaş:





Mustafa Kımıl
Mustafa Kımıl




Çiğdem Akça
Çiğdem Akça




Adnan Dağıstanlı
Adnan Dağıstanlı




Nagehan Tekbaş
Nagehan Tekbaş




Mehmet Ali Nalbant
Mehmet Ali Nalbant




Mustafa Emre
Mustafa Emre




Merve Kımıl
Merve Kamalı




Aşık Ali İlhami
Aşık Ali İlhami







[Email]


© 2002 WebTasarım