Marjinal Haber - Veri - Yorum








SON DAKİKA


kartvizitci






Fikret Adamhasan'ın Yazı Sandığı
İçimize bir kurt düştü!
Türk medyasının hal-i pür melali

24.01.2000


Şok Kampanya... Kartvizit 22 TL... Üstelik Bonus'a 12 Taksitle... www.kartvizitci.tk... Şok Kampanya... Davetiye 29 TL... Üstelik Bonus'a 12 Taksitle... www.kartvizitci.tk
Av.Fikret Adamhasan

İLKER BAŞBUĞ VE SARI ÖKÜZ…


Önce bir özdeyişle satırlarıma başlayayım… Herkes kendine layık gördüğü gibi yaşarmış…

Sarı Öküz hikâyesini hepimiz biliriz. Birlik ve beraberliğin ve arkadaşını satmamanın en güzel örneklerinden ve derslerinden biri…

Sıkılmazsanız tekrar okumanızı öneririm…

‘…Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış. Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış: "Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."

Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz''ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.

Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk''u istemişler. "Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."

Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.

Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.

Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, "Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sormuş.

Boz Öküz, Benekli Öküz''ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli "Biz" demiş, "Sarı Öküz''ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı..."

Hikâye bu… Tabii ki gerçek yaşamla ilgi ve alakası yok…

Ama ben yinede emekli asker bürokrat İlker Başbuğ’a sormak isterim?

Peki, o zaman Fenerbahçe Orduevinden başlayan ve kozmik odalara kadar girilen süreçte silah arkadaşlarınız tek tek alınırken siz nerdeydiniz?

Suçum yok diyorsun… Madem suçunuz yoktu o zaman arkadaşlarınıza neden sahip çıkmadınız?

Suçunuz varsa da elbette yargılanacaksınız…

Ömrü demokrasiye inanmakla geçmiş hem 12 Eylül’e hem de 28 Şubat’a karşı çıkmış ve her zeminde demokrasiyi hep savunmuş ve her zaman en kötü demokrasi en iyi askeri rejimden bin kat daha iyidir diyen birisi olarak DARBE ŞÜPHESİ ile başta şahsınız olmak üzere iddianamede yer alanların tutuklu yargılanmaları HUKUK ve DEMOKRASİ anlayışıma sığmamaktadır.

Allah yardımcınız olsun…

Meşhur 28 Şubat post modern darbesinin mimarı olduğunu söyleyen ÇEVİK BİR ve o dönemin komutanları ile Genelkurmay internet sitesine gece yarısı konulan açıklamaların bir çeşit e-muhtıra olduğunu ifade eden YAŞAR BÜYÜKANIT neden ve niçin yargılanmıyorlar?

28 Şubat post modern bir darbedir ve 1000 yıl yaşayacaktır diyen ÇEVİK BİR şimdi nerde ve kimin himayesinde yaşıyor?

Darbeye teşebbüs edenlerin tutuklu yargılandığı ülkemizde post modern darbe yaptığını söyleyen Çevik Bir neden hala darbecilikten yargılanmıyor?

Amerikan-İsrail ortaklığı bulunan bir şirketin danışmanlığını yaptığı ve üst düzey bir AKP’linin çok yakın arkadaşı olarak bir takım konularda ALP’ye danışmanlık yaptığı iddia edilen Çevik Bir hakkında çıkan bu iddialara neden 2 senedir cevap vermiyor?

Ya YAŞAR BÜYÜKANIT’a ne demeli?

Darbeye teşebbüs iddiası ile tutuklu yargılananların olduğu ülkemizde 27 Nisan 2007 tarihinde saat 23.20’de Türk Silahlı Kuvvetleri adına Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesine koyulan ve kamuoyunda e- muhtıra olarak adlandırılan yazılı açıklamalarla Cumhurbaşkanlığı adayı profili çizen ve Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik kamuoyunu ve TBMM’yi etkilemeye ve baskı altında tutmaya yönelik bildiri yayınlayan ve söylemlerde bulunan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyük Anıt hakkında neden adli soruşturma yapılmıyor?

Bazı yazışmalar darbeye teşebbüs adı altında suçta tıpkı 12 Eylül Darbesinde olduğu gibi darbe öncesi muhtıra adı altında yazılı bildiri yayınlamak suç değil mi?

Peki, Yaşar Büyükanıt denilen bu emekli bürokrat asker hala neden susuyor?

2007 yılının Şubat ayında Amerika Birleşik Devletleri Washington Büyükelçiliğimizde Dağ Başını Duman Almış ile 10. Yıl Marşı eşliğinde ve kurtar bizi paşam sloganları altında o meşhur konuşmasını yapan ve ‘…Türkiye bölünüyor mu? Kim bölecek Türkiye'yi? Kim bölebilir? Türkiye'yi bölmeye kimin gücü yeter? Türkiye'yi bölmeyi rüyalarında görenler, bu rüyanın sonunda kâbus görür. O dinamik güçler, Türkiye'yi koruyan o dinamik güçler var olduğu sürece, o rüyayı görenler kâbusla uyanırlar ve derslerini alırlar. Bir kere buna inanmamız lazım. Biz inanıyoruz. Kimse Türkiye'yi bölemez, ona cesaret edemez. Onu düşünenlerin biz gereğini yaparız. Böyle bir güç var mı? Yok. Hayal kuranlar var, Cumhuriyet tarihinin en kötü, en tehlikeli dönemlerinden birini yaşıyoruz, iç ve dış düşmanlara karşı uyanık olmalıyız, dinamik güçler olarak biz bu tehlikeyi bertaraf ederiz, tehlike büyüktür ama bize güvenin…’ gibi ifadeleri birçok konuşmasında kullanan dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt kamuoyunda kendisi hakkında bir takım dosyalar olduğu ithamları ve yaşanan bu gelişmeler karşısında neden hala suskunluğunu koruyor?

Yoksa bu şahıslar bir siyasi projenin ülkemizdeki uygulamacıları mı?

Ve bu yüzden korunup kollanıyorlar mı?

28 Şubat post modern darbesinden sonra şahsen bende mağdur olduğumda ifade ettiğim ‘ Adalet bir gün herkese lazım olur… Önemli olan ilahi adalet…’ düşüncelerimin ne kadar doğru olduğu…

Ayrıca o günlerde fikir özgürlüğünden bahseden, adı, sanı, unvanı, siyasi düşüncesi ne olursa olsun fikirlerinden dolayı kişilerin yargılanmamalarını ve cezalandırılmamalarını savunurken, özellikle şiir okudu diye o günlerin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yapılanların yanlış ve insafsızca bir adalet anlayışı olduğunu, adaletin herkese bir gün mutlaka lazım olabileceğini ifade ederken bugünde yaşanan bu hukuksuzluklar için aynı şeyleri söylüyorum…

Evet, Adalet bir gün herkese lazım olabilir...

Dünün o güçlü ve kudretli isimleri bugün nasıl yargılanıyorsa yarında gün geldiğinde bugünün güçlü ve kudretli isimleri de yargılanabilinir…

Ayrıca o günlerde yani bundan tam 12 yıl önce Milletvekili dokunulmazlık zırhının en büyük adaletsizlik olduğunu, Milletvekili dokunulmazlıklarının sadece TBMM kürsüsünden söylenen düşünceler için geçerli olması gerektiğini, onun dışında kim olursa olsun herkesin yargılanması ve varsa suçu cezasını çekmeli düşüncesini söyleyen ve savunan ben, bugünde aynı şeyleri söylerken sormadan geçemiyorum…

İstanbul Büyükşehir belediye Başkanı iken kendisine isnat edilen suçlardan yargılanan ve dosyası TBMM’de dokunulmazlık zırhı altında bekleyen Recep Tayyip Erdoğan bugün hala neden dokunulmazlık zırhı arkasına saklanıyor?

O günlerde DOKUNULMAZLIKLAR kaldırılacak mı diye soranlara mevcut yargı sisteminde mahkemelere güvenmediğini beyan eden Recep Tayyip Erdoğan acaba bugünkü yargı sisteminde bu mahkemelere de mi güvenmiyor?

O dönemin güvenmediğim dediği mahkemelerin çoğu savcı ve hâkimleri bugün değişmiş olduğundan acaba basında Akbil davası olarak adlandırılan dosyası başta olmak üzere kendisinin ve birçok milletvekilinin dokunulmazlık zırhı altında bekleyen dosyaları TBMM’nin o bekleyen tozlu raflarında indirilecek mi?

Yoksa hala mevcut yargı sistemine de güvenmeyip o dosyalar dokunulmazlık zırhı altında beklettirilecek mi?

Ne demiştik…

Adalet bir gün herkese lazım olabilir…

Veya İlahi Adalet bir gün mutlaka gerçekleşir…


Bu yazıyı paylaş:





Dr. Ömer Uluçay
Dr. Ömer Uluçay




Mustafa Kımıl
Mustafa Kımıl




Çiğdem Akça
Çiğdem Akça




Adnan Dağıstanlı
Adnan Dağıstanlı




Nagehan Tekbaş
Nagehan Tekbaş




Mehmet Ali Nalbant
Mehmet Ali Nalbant




Merve Kımıl
Merve Kamalı




Aşık Ali İlhami
Aşık Ali İlhami







[Email]


© 2002 WebTasarım