Yaşamak...
Sayın Mustafa Kımıl'a Marjinal yazı ailesi içinde olma fırsatı verdiği için teşekkür ederim.
***
Yaşamak öylesine nefes alıp vermek ise yaşıyoruz…
Ben çoktan son nefeslerimin demindeyim.
Yağan yağmurun ardından gözyaşlarım delicesine akıyor ise boşver akıp gitsin dercesineyim.
Nafile, acı çeken yüreğim boşuna kanat çırpınışların, sonun geldiği anlardasın.
O son ki…
Umutlarımın, dermansız bir güvercın misali kanat çırpınışları gibi…
Çalan bir sazın "bam teli"ndeki buruk bir tad gibidir…
O, zaman yaşamak.
Düştüğüm her bedbaht dakikalarımda…
Neydi ki,
O, çocukluğuma olan ıslak özlemim.
Uçuşan sarı saçlarımın cılızlığında…
Elimdeki salçalı ekmek ile koşan ben…
Yüreğiminin çırpınışlarıyla…
Karşı dağın yamaçlarına doğru savurduğum türkülerimin demiyle…
"Dağlar seni delik delik delerim" diyerekten…
Hayasız, umarsız, tamamiyle çocukça.
Şimdi çok uzaklarda…
Yabancı bir şehrin karanlığında…
Ve, yağan yağmurun ıslaklığında…
Camın aksine vuran hayalet hayallerimle yalnızım…
Ölümüne yalnız…
Damağımda hayatımın acı tadı…
Zehir gibi..
Ve ben, bir o kadar daha bedbahtım…
Unutma; umudun alnına sıkılan kurşun, suskunun hüzün ile oynaşan kıvılcımından doğar...
Bu sessizlik, bu sensizlik beni boğar...
Bu yazıyı paylaş:
|