Yeni bir hafta daha başlıyor. Bilmiyorum sizede öyle geliyor mu, günde 24 saat, hafta da ise 7 gün yetmemeye başladı.
Günler haftaları, haftalar ayları, aylar ise yılları kovalamaya başladılar. Yetişemediğimiz bir hızla geçiyor zaman.
Hatırlayıp ta daha çok kısa süre önce olduğunu düşündüğümüz bir olay üzerinden bir bakıyoruz yıllar geçmiş. Nedir bunun sebebi?
Zaman hepimiz için en kıymetli olması gereken varlığımız iken, öyle boş şeyler için harcayabiliyoruz ki...
Gün içinde yapmış olduğumuz işler bazen bir incir çekirdeğini doldurmuyor.
Adana da gönüllülük, gönüllü çalışma şehrin nüfusuna ve etkin insan potansiyeline göre yüzde 10 civarında.
Yüzde 90 kesim sadece kendi işi gücü, aile çevresi ile ilgili; toplumda yaşayan diğer insanları ve onların sorunlarını görmezden geliyor. Çoğu insanın düşüncesine göre, bir karşılık beklemeden topluma faydalı olmak adına birşeyler yapmak isteyenler “garip”geliyor.Onlara göre herşeyin bir karşılığı olmalı.Sadece yüreğinden gelen insan sevgisi ve toplumsal bilinç çerçevesinde çalışan insanlar için gece başını yastığa koyduğu zaman yaşadığı içhuzuru önemlidir.Ben de o insanlardan biri olarak,gönülülüğü ve gönüllü çalışmayı çok önemsiyorum.Yaklaşık 15 senedir çeşitli STK’larda ve bir siyasi partide yönetici olarak çalıştım.Ama bana en çok huzur veren ve iyi şeyler yaptığımı hissettiren şey,7 yıldır Adana da gönüllülük esasıyla hizmet veren “Kadın Danışma Dayanışma Merkezi”nin kuruluş ve işleyiş alanında yapmış olduğu bütün çalışmaların içinde olmak.Kadına yönelik şiddetin durdurulması en büyük hedefimiz..Bunun ancak bir devlet politikası haline getirilerek yapılabileceğini biliyoruz.Sivil toplum örgütleri olarak ancak sorunları tespit edebiliriz,çözüm yollarını önere biliriz ve bize ulaşan kadınlarla dayanışa biliriz.Sorunlara çözüm üretecek yer TBMM dir.Oradan çıkacak kadına yönelik şiddeti caydıracak yasalar ile bunları uygulayacak doğru bakış açısına sahip hükümetlerdir bu sorunun anahtarı.Nasıl trafik kazalarını önlemek için alınacak en önemli tedbirler caydırıcı cezalarsa,bu her konuda böyledir.Karısını göz göre göre döven bir erkek hiçbir ceza almıyorsa,”yahu kadında kimbilir ne yaptı allah bilir,adam durduk yerde döver mi?”anlayışıdır değişmesi gereken..Toplumun bizlere yüklediği roller artık değişmelidir,kadının babası,erkek kardeşi,kocası ya da oğlu tarafından korunması gereken biri olarak görülmemesi,birey olarak toplumdaki yerini alması gerekmektedir.
25-KASIM-BM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE HAYIR! GÜNÜ’nde Adana'daki bütün kadın örgütleri ilk kez tek vücut olarak bir araya gelerek önlerinde yakınları tarafından öldürülmüş bütün kadınları sembolize eden cenaze arabasıyla yürüdüler.İlk kez polis trafiği durdurdu,valilik ve büyükşehir belediyesi tam destek sağladı.Kadın dernekleri 1998 yılında kurulan ve o günden bu güne kadına yönelik şiddetle mücadele eden,Kent Konseyi ve Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle Kadın Danışma-Dayanışma Merkezini işleten AKDAM Derneği önderliğinde yürümek istiyoruz,çalışmalarınızı takdir ediyor ve destekliyoruz dediler.Bir AKDAM gönüllüsü olarak derneğimde 10 yılı aşmış aktif bir üye olarak mutluyum,gururluyum..Çok emek verdik,çok çalıştık ama ST’lar ve yerel yönetimlerin,devlet desteğini de sağlayarak ortak çalışma yapılarak çözüme giden yolda ilerlemenin önemini kabul ettirdik.
2006 yılında koordinatörlüğünü üstlendiğim “Önce İnsan, Sonra Kadınım!Projesinde” yaptığımız anket çalışmasında, Adana da şiddete maruz % 22,1 oranında evli kadın olduğunu tespit etmiştik,bu Adana da 176 bin mağdur kadının olduğunu gösteriyordu .Bu tespitin buz dağının görünen yüzü olduğunun farkında olarak,aradan geçen 5 yılda oranın nereden nereye geldiğini tespit etmek için yeni bir anket çalışması yapacağız.Bir önceki projenin devamı olarak koordinatörlüğünü üstleneceğim projede netice olarak azalma değil artış olacağını tahmin etmek maalesef hiç te zor değil..
SIĞINAKLARA İHTİYAÇ KALMAYAN GÜNLER ÖZLEMİYLE!
YA SENİN,YA DA KARA TOPRAĞIN OLMAK İSTEMİYORUM..diye haykırıyor kadınlar!...
