Çiğdem AKÇA

Ana Sayfa | Haberler | Yeni | İletişim
  
    

BİR DENİZ YILDIZI KURTARMAK



“Birgün kumsalda yürüyüş yapan bir adam, başka bir adamın sürekli eğilip kalkarak yerden aldığı şeyleri denize fırlattığını gördü. Merakla o tarafa yürüyünce, yüzlerce deniz yıldızının sahile vurmuş olduğunu fark etti. Adam deniz yıldızlarını tek tek alarak tekrar denize atıyordu. Bıkmadan usanmadan bu hareketi tekrarlıyordu. Dayanamayıp adama neden böyle yaptığını sordu.

Adam,

-Eğer bu denizyıldızları tekrar denize dönemezse, hepsi ölecekler, dedi. Diğer adam,

-Burada binlerce denizyıldızı var, hepsini kurtarman mümkün değil, hiçbir şeyi değiştiremezsin, dedi.

-Adam bir deniz yıldızını daha eline aldı ve suya fırlattı. Bak dedi bunun için her şeyi değiştirdim. Hiç olmazsa birini kurtardım.”

İşte kadına yönelik şiddetin durdurulması alanında çalışan, gönüllü kadınlar bu anlayışla çalışıyorlar. Nasıl olsa durduramayız diyerek değil, bir kişi bile kurtarmak çok önemli anlayışıyla mücadele ediyorlar. Toplumsal duyarlılık ve farkındalık arttıkça önce bu sorunlar azalacak, zamanla da belki bitecek. Hepimizin bu konuda yapabileceği şeyler var. En önemlilerden birisi mağdurdan yana olmaktır. Kim bilir ne yaptı da bunu hak etti anlayışı tamamen yanlış olan ve şiddet uygulayanı peşinen haklı gösteren bir anlayıştır. Unutmayalım ki, güçlünün güçsüze uyguladığı ”hiçbir şiddet haklı değildir” olamaz. Artık eğitim sisteminde de uygulanan hiçbir şiddet türü makul karşılanmamakta.

Çevrenizde şahit olduğunuz bu tür olaylarda, polisi aramak için bir an bile düşünmemelisiniz. Çünkü o anda o kadının hayatı tamamen sizin ellerinizde olabilir. Artık kadınlar haklarını bildikleri ve susmayıp karşılık verdikleri için, şiddetin boyutları arttı. Ve genellikle bu olaylar cinayetle sonuçlanmaya başladı. Bu durum bizlerin omuzlarına önemli bir yük yüklemekte. Bir kadının yaşayıp, yaşayamayacağı gerçeği. Toplumun bütün bireylerinin bir araya gelerek karşı durdukları bir konuda çözüme ulaşmamak mümkün değildir.

Gelin hep birlikte şiddet uyguladıkları kadınları kendi malı olarak gören ve bunu en doğal şeymiş gibi kabul eden, erkek egemen anlayışı toplum olarak yıkalım.

VE HAYATIN BİR PAYLAŞIM OLDUĞUNU, KİMSENİN DE KİMSENİN MALI OLMADIĞI ANLAYIŞINI İÇSELLEŞTİRELİM..

***

“BEN, FALANCA BEYİN KIZIYDIM ÖNCE,
SONRA, FİLANCA BEYİN KARISI
DAHA SONRA, FİLANCALARIN ANNESİ OLDUM.
TÜM BENİ TANIYANLARIN DİLİNDE BEN DE VARDIM AMA
VAR GİBİ, YOK GİBİ BİR YERDE...
ÖNCE HANIM KIZ OLMAM İSTENDİ BENDEN
HEMEN HERŞEYİ BİLEN , KONUŞMALARA KATILMADAN
SADECE DİNLEYEN!..
VERİLENLE YETİNEN VE ASLA İTİRAZ ETMEYEN.
BEN VARDIM AMA VAR GİBİ, YOK GİBİ BİR YERDE...
ZAMAN ZAMAN MUTSUZLANIR
MUTSUZLUĞUMU ANCA GÖZLERİME YANSITIR
ARADA BİR KIZGINCA BIDIRDANIRDIM
AYIPLARLARDI BENİ, AİLEMİN TÜM KADINLARI
“DİLİNİ KISA TUT, YOKSA ÜÇ GÜNDE DÖNERSİN BABA EVİNE”
YA DA “OLURSAN EL BEĞENSİN, OLMAZSAN YER BEĞENSİN”
DEYİŞLERİYLE...
KÖLELİKLE, ÖLÜM ARASINDA TERCİHE İTİLİRDİM
BEN VARDIM AMA VAR GİBİ, YOK GİBİ BİR YERDE.
BEN VARDIM BİLİYORDUM, TÖRELERLE SARMALANMIŞ
“KRİZALİTTİM”...*

Kadının benlik mücadelesinde elinden tutalım. O bizim kızımız, kardeşimiz de olabilir. Ya da biz olabiliriz. Çünkü kimse kurtulmuş ya da kurtarılmış değil..
*Benlik Destanı adlı şiirden bir bölüm…

Mutlaka okuyunuz lütfen...
www.emeldenizaslani.com/siirler2.htm


Bu yazıyı paylaş: